Uzun zamandır yağan karın altında sokaklarda dolaşmaktan yoruldu Avesta. Hava soğuktu, üşüyordu, acıkmıştı, yorgundu ama belki Ahmet’e rastlarım umuduyla yer yer insan beline ulaşan kalınlıkta karla kaplı şehrin caddelerinde dolandı. Yorulunca sırtını beyazlara bürünmüş bir çam ağacının gövdesine dayayarak dinlendi. Tükenmişti artık, ne yapacağını, nereye gideceğini Ahmet’i nerede arayacağını bilemiyordu. Söküp atamadığı bir korku, öfke, ağırlık davetsiz bir misafir gibi yüreğinin ortasına çökmü ...