“… Ama ölüm de tıpkı hayat gibi tek başına karşılanırdı. Doğarken yalnız gelen insan ölürken de yalnız gidiyordu…
… İnsan, bu bitmek bilmeyen döngünün esiriydi. Doğmak ve ölmek. Bir bilinenden bir bilinmeyene! Arada yaşanan bir yolculuktu. Kim bilir, belki de kalpler arada kalmışlığın tüm acısını yaşıyordu. Bu hep aynı yerde kalan bir acıydı. Tıpkı yine başladığı yere dönen günlerin ve mevsimlerin daima yerinde kalması gibi.
Ölüme yakın anlarda beden bir huzur ve mutluluk halini sal ...