Boş Pencere, bizi, varlığın terk edilmişliği ile dikkati çeken evine, ünlemeden çağırıyor. Ellerimizi kaşlarımıza siper ederek her yaşantıyı tozlanmaya bırakan “şimdi”den bakar bakmaz içeri, bakanın bakılan olduğu bir oyunda buluyoruz kendimizi.
Yaşamın kavurucu sıcağını gölgeye çeken, gölgedekini yakmayan bir güneşe çıkaran Boş Pencere’de dile gelen “Anlar”, “Anımsayışlar”, “Sayıklayışlar” ve “Küçürek Dalışlar”da geçmişin tozu şimdinin rüzgârıyla çiçeklenecek bir düşüncenin rüyasına ...